Evet bütün değerler önemlidir, dürüstlük önemlidir fakat dürüstlük ahlakı daha önemlidir. Çünkü insanların kalplerini kıra kıra, ya da gerçekleri söylüyorum diye uygunsuz ortamda, uygunsuz şekilde konuşmak dürüstlük ahlakına uygun değildir. Cömertlik önemlidir ama cömertlik ahlakı daha önemlidir. Çok cömert olabiliriz ama yaptığımız bu cömertlik, cömertlik ahlakına uygun mu ona bakmamız gerekiyor. Bu cihetle Kur’an infak ahlakından bahsediyor. Kuran bize cömertlik ahlakından bahsediyor. Okumuş olduğunuz ayetler üzerinden infak nasıl yapılır, Kuran’a göre cömertlik ve infak nasıl olmalıdır bunun üzerinde durmak istiyorum. Yapmış olduğumuz bir tasnif olacak.
İnfak ahlakı ya da cömertlik ahlakı:
İnfak nedir önce bunun tanımını verelim. İnfak herhangi bir şeyden Allah rızası için vermektir. Sadaka dediğimiz şey ise sadık olmak, sıddık olmak hep aynı kökten geliyor. Kişinin iman iddiasındaki sadakatidir. İman etmiş bir kişinin imanındaki samimiyetinin göstergesidir sadaka. Bu cihetle sadaka vermek sadık olmaktır. Sadaka vermek Allah’a sadık olmaktır. Allah’a sıddık şeklinde davranmaktır. Sadakatle davranmaktır.
Altı tane maddede bu konuyu görmüş olacağız. Cömertlik ahlakı nedir, ya da infak ahlakı dediğimiz zaman biz nasıl bir nasıl infak ettiğimiz zaman bunun ahlakını da edinmiş oluyoruz bunu öğrenmiş olacağız.
1- İsteyerek en sevdiğinden vermek. Bunu zaten biz 177. ayet Bakara Suresi’nde görmüştük.
لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّٖنَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّهٖ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰىوَالْمَسَاكٖينَ وَابْنَ السَّبٖيلِ وَالسَّٓائِلٖينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِرٖينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَحٖينَ الْبَأْسِؕ اُو۬لٰٓئِكَالَّذٖينَ صَدَقُواؕ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takvâ sahipleri bunlardır.
Allah iyiliği tanımlamıştı burada. Allaha iman etmek, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman etmek ve daha sonrasında vermekten bahsetti. Âlimler عَلٰى حُبِّهٖ ifadesini farklı şekillerde yorumlamış. (i) Sevdiğine vermek olarak yorumlanmış mesela.
(ii) Sevmesine rağmen vermek. Burada örnek olarak şöyle söyleyebiliriz, En’am Suresi 136. Ayette, yani sevmesine rağmen, elimizde çok sevmemize rağmen bir şey var ve karşındakinin de çok ihtiyacı var, bunu verebilmek, sevmesine rağmen vermektir. (iii) Kendisi muhtaç olmasına rağmen vermek: Haşr Suresi 9. ayette biz bunu görüyoruz.
Kendisi zaruret içerisinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler diyor. Ya da (iv) Allah’ı sevdiği için vermesi. (v) Ve son yorum da seve seve vermesi. En çok sevdiğinden seve seve vermek.
Birinci maddemiz isteyerek ve en sevdiğinden vermek. Burada aslında şunu öğrenmiş oluyoruz, insanın servetle ilişkisini de düzenlemiş oluyor. Bu elimdeki bana ait, ben ona ait değilim. Ve Allah için onu istediğim şekilde verebilirim. Bu arada şu anlayış çok önemli, çorba O’nun, kepçe O’nun, tencere O’nun, O’nun verdiklerinden veriyoruz. Ama insanoğlu çok ilginç, öyle bir sahiplik anlayışı geliştiriyor ki her şey sanki ona aitmiş ve kendisinden başka asla vermeyerek kendisinde saklayacağını zannediyor. Halbuki aldığı nefesi bile vermek zorunda olan bir insan varlığından bahsediyoruz.
İnfak da israf olurmuş şeklinde bir soru gelebiliyor. İbni Abbas’tan bir rivayetle açıklamak istiyorum. İbni Abbas şöyle söylüyor, iyi infakta israf demek doğru yere olağan dışı yardım etmek değildir. Allah’ın rızasının dışında bir dirhem bile harcamak israftır diyor. Allah‘ın razı olmadığı herhangi bir konuda bir dirhem bile harcamak israf budur diyor.
2- Sadaka açıktan verilebilir. Bu konuyu da 271. ayette ele almıştık.
اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَۚ وَاِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَـرَٓاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْؕ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّـَٔاتِكُمْؕ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ
(271) Sadakaları açık olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu sizin için daha da hayırlıdır ve sizin bir kısım günahlarınıza kefâret olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Demekki sadakalar açıktan verilebilir. Bunu daha çok kurumsal yardımlarda düşünmek lazım. Kurumsal anlamdaki sadakaların, hayırların açıktan olmasında bir sıkıntı yok.
Cömertliği bilmemiz önemli değil, ahlakına bilmek önemli. Gideriz birine cömertlik yapacağız diye bir yardımda bulunup da onun canını acıtırsak, ona minnet edersek bu cömertlik ahlakına sığmaz. Demekki infak ahlakı. Sadakalar açıktan da verilebilir. Bu daha çok kurumsal çalışmalar açısından değerlendirmek lazım.
3- Sadakaların gizli verilmesi. Bu konu da Bakara Suresi 271. Ayette geçiyor. Bu daha güzeldir, diyor Allah.
İnfak muhtaç olan kimsenin kalbine, kimse görmeden yol bulmaktır.
Muhtaç olan kimsenin kalbine kimse görmeden yol bulabilmektir. İnfak eden kişiyi infak edilen kişinin bilmesine gerek yoktur. Sadakaların gizli verilmesi çok daha yararlı.
4- İnfak eden kişinin minnet ve eziyet etmemesi. Biz bunu bakara Suresi 262. ayette görmüştük.
٢٦٢-
اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَٓا اَنْفَقُوا مَناًّ وَلَٓا اَذًۙى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
٢٦٣-
قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَٓا اَذًىؕ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَلٖيمٌ
٢٦٤-
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْاَذٰىۙ كَالَّذٖي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَٓاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِؕ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَاَصَابَهُوَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْداًؕ لَا يَقْدِرُونَ عَلٰى شَيْءٍ مِمَّا كَسَبُواؕ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرٖينَ
(262) Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.
(263) İyi sayılan bir söz ve bir bağışlama, arkasından eziyet gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, halîmdir.
(264) Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın. O kimsenin misali, üzerinde toprak bulunan düzgün ve yalçın bir kayadır; kayanın üzerine şiddetli bir yağmur yağmış, onu çıplak halde bırakmıştır. Bu gibilerin kazandıkları hiçbir şeyden istifadeleri olmaz ve Allah, inkârcı topluluğa hidayet vermez.
Mallarını Allah yolunda infak edip de daha sonra infak ettikleri şeyin ardından başa kalkmayan ve incitmeyen herkesin Rableri katında bir mükafat olacaktır diyor. Bu çok önemli. Allah yolunda infak eden kişi demekki o yapmış olduğu hayırlı başa kalkmayacak. 264. ayet bunu detaylandırıyor. Eğer başa kakarsanız ne olur, o zaman ayna inanmadığı halde sırf gösteriş için malından harcayan kimse gibi olursunuz ve başa kalkmak, incitmek suretiyle hayırlarınızı boşa çıkarmış olursunuz diyor. Bunun üzerinde durmuştuk. Bu da şuna benzer, gösterişçi kişinin hali kayanın üzerinde bir toprak vardır ama ne zaman ki yağmur gelir ve o yağmur alır o toprağa götürür ve elinde hiçbir şey kalmaz. Demek ki infak eden kişiye minnet ve eziyet etmeyecek. Bak ben sana bu parayı veriyorum, sen de haddini bil ama tarzında minnet ve eziyetler de bulunmayacak diyor.
5- Yaptığını başa kalkma ihtimali varsa, tatlı bir söz söylemek daha iyidir. Bakara 263’te geçtiği gibi, yani kalbinden öyle bir şey geçiyorsa, ben bunu yaptığımı ara ara dile getirebilirim, dile getirerek onu üzebilirim gibi bir durum varsa, böyle bir ihtimal varsa o zaman tatlı söz söylemek daha iyidir diyor. Yaptığını başa kalkma ihtimali varsa sadaka verme, o insana güzel söz söyle.
Biz infak ahlakından bahsediyoruz. İnfak etmenin önemini anlatıyor Kuran bize. Ama aynı zamanda bize cömertliğin ahlakını da anlatıyor. Cömertliğin ahlakını anlatırken, cömertlik ahlakı ile ilgili altı madde ortaya çıkıyor.
6- Yapılan iyiliği çok görmemek. Müddessir Suresi 6. ayette geçiyor.
وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُۙ ٦
(6)Yaptığın iyiliği çok görerek başa kalkma.
Cömertliğin ahlakından bahsediyoruz. Daha ne yapayım ya da çok yaptım demek, yapabileceğin en iyisini yaptım diyerek kişinin yaptığını büyük görme psikolojisinden uzak durmak gerek. Yaptım yapacağımı demek yerine “ben daha ne yapabilirim”in peşine düşmek. Kuran bize bunları da örnek veriyor. Bir avuç hurmasından veren, ya da bir avuç hurma dahi getiremeyenleri gördük Tevbe Suresi’nde.
İnfakı sadece fakire fukaraya yapılan iyilikler olarak düşünmeyin. Çocuğumuza, eşimize, annemize babamıza yaptığımız, öğrencilerimize kendimizden, hayatımızdan vermiş olduğumuz, kimlere nasıl yardım ediyorsak, her birine yaptığımız iyiliği severek yapmak. Yaparken severek yapmak. Zamanım gidiyor, ben de çok yorgunum gibi sızlanmalar değil.
Zaten hız dönemindeyiz. Aslında çok yoğun olduğumuz için değil, çok yoğun olduğumuzu yoğun olduğumuzu düşünüyoruz. Hepimizin o kadar çok şeye vakti var ki. Fakat hepimiz çok yoğun olduğumuza inandık. Yıllarca ben de öyle düşünüyordum. Ama tefekkürden uzaklaştırmışlar bize.
Olayların tefekkür tarafını düşünerek hayatımıza baktığımız zaman eylemlerimiz daha bereketli oluyor.
Asıl hareketin olduğu yer kalp ve akıl. Asıl hareketin olduğu yer burası. Eylem bunların ufak parçaları. Dolayısıyla ilk önce tefekkür anlamında hayatımızı değiştirmemiz lazım. Açın pencereleri sabahleyin seyredin gökyüzünü. Sabah namazını yavaş yavaş kılın, hiç acele yok. Biraz sonra işe gidecekseniz zaten gideceksiniz. Gitmeyecekseniz uyku için zaten vakit buluruz. Önemli olan o anda ruhumuzun içerisine besleyebilmek.
Bu gece itibari ile Recep’i şerif geliyor. Tefekkür gecelerimizi artıralım. Tefekkür bu kadar zor olduğu için şu an hız çağındayız. Hiç düşünme yok. Sürekli eyleme var. Bugün önemli felsefecilerinden Byung onu söyler, insanları sürekli eyleme kodladıkları için köle gibi sürekli eylemdeler. Biz düşünelim. Sükunetle düşünelim. İşimiz çok var diye düşünmek yerine sükûnet ile bu hayattan geçebilelim. Aslında belki de bize geç kalındı ama bir yaşama ahlakının öğretilmesi lazım. İnsan nasıl yaşar. Bu varoluşsal alemde birileri bizi beğensin diye burada yokuz ki. Birileri tarafından bilinelim diye yokuz. Bundan 100 sene sonra esamimiz okunmayacak. Hayat çok hızlı geçiyor. Unutulduğunuz bile unutulacak. Unutulduğumuzun unutulduğu bir dünyadan geçerken birileri bizi takip etse ne olur. Önemli olan biz kendimize ne katıyoruz. Biz kendimizi nasıl dolduruyoruz. Biz hayatımızı nasıl bereketlendiriyoruz. Sükûnetle yaşamak var. Kuran bize sekine ile yaşamayı öğretiyor. Kuran bize sükunetle yaşamayı öğretiyor. Önemli olan kendi hayatımızı sükunetle yaşayabilmek.
Hazreti Ömer hakkında rivayet edilen bir şey var. Hazreti Ömer Bakara Suresini çalışmasını bitirdiği zaman yemek vermiş. 7-8 sene sürmüş çalışması. Şimdi inşallah biz de Bakara Suresini bitiriyoruz. Sure bize birçok konuda dokundu. Tabi biz pencerelerimizi açtıysak dokundu. Güneş, penceresi çok olana vuruyor.
Nelerden infak edilir:
1- En çok sevilenlerden infak edilir. Aliimran Suresi 92. ayet.
لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَؕ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ -٩٢
(92) Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.
2- Kazandıklarının en iyisini ve en kalitelisinden vermek. Bakara Suresi 267. ayette diyor.
٢٦٧- يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّٓا اَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْاَرْضِࣕ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبٖيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِاٰخِذٖيهِ اِلَّٓا اَنْ تُغْمِضُوا فٖيهِؕ وَاعْلَمُٓوا اَنَّاللّٰهَ غَنِيٌّ حَمٖيدٌ
(267) Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardıklarımızın iyilerinden verin. Kendinizin ancak içiniz çekmeye çekmeye alabileceğiniz âdi şeyleri hayır diye vermeye kalkışmayın. Bilin ki Allah zengindir, bütün iyilik ve güzellikler O’na mahsustur.
3- Aile fertlerine yedi içti giydiği şeylerin ortalamasından vermek. Daha azından vermemek.
٨٩- ا يُؤَاخِذُكُمُ اللّٰهُ بِاللَّغْوِ فٖٓي اَيْمَانِكُمْ وَلٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْاَيْمَانَۚ فَكَفَّارَتُهُٓ اِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكٖينَ مِنْ اَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ اَهْلٖيكُمْ اَوْ كِسْوَتُهُمْ اَوْ تَحْرٖيرُ رَقَبَةٍؕفَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍؕ ذٰلِكَ كَفَّارَةُ اَيْمَانِكُمْ اِذَا حَلَفْتُمْؕ وَاحْفَظُٓوا اَيْمَانَكُمْؕ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
(89) Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tutmaz, fakat bilerek ettiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefâreti, ailenize yedirdiğinizin ortalama seviyesinden on fakire yedirmek yahut onları giydirmek ya da bir köle âzat etmektir. Buna imkânı olmayan ise üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğinizde (bozarsanız) yeminlerinizin kefâreti işte budur. Yeminlerinize bağlı kalın. Allah âyetlerini sizin için bu şekilde açıklıyor ki şükredesiniz.
Bu 6 maddeyi öğrenmek cömertliğin ahlakını öğrenmektir. Bunları uygulamak, cömertliğin ahlakına bürünmektir.
Bu ayetlerle de görüyoruz ki Allah sadaka ve zekât vermenin “farz” olduğunu Allah bize çok net bir şekilde söylüyor.
Kimlere infak edilir:
· Bakara Suresi 177. ayette gördük.
(177) Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takvâ sahipleri bunlardır.
· İnsan Suresi 8. Ayette de şöyle geçer:
(8) Onlar, kendileri (yemek) istedikleri halde yiyeceği yoksula, yetime ve esire ikram ederler.
· Tevbe Suresi 60. ayette bu sekiz gruba sadaka ya da zekat verilmesinin farz olduğunu Allah bize çok net bir şekilde söylüyor.
(60) Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, kalpleri kazanılacak olanlar, âzat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.
Sadaka vermenin uhrevi sonuçları:
7 tane uhrevi sonucu vardır.
1- Bir iyiliğin karşılığı en az bir iyilik olacaktır.
· Bakara Suresi 272. ayet.
٢٧٢- لَيْسَ عَلَيْكَ هُدٰيهُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْدٖي مَنْ يَشَٓاءُؕ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ فَلِاَنْفُسِكُمْؕ وَمَا تُنْفِقُونَ اِلَّا ابْتِغَٓاءَ وَجْهِ اللّٰهِؕ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَاتُظْلَمُونَ
(272) Onları doğru yola iletmek senin üzerine borç değildir, fakat Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır için yaptığınız her harcama kendiniz içindir. Verdiklerinizi ancak Allah rızası için verirsiniz. Hayır için yaptığınız her harcamanın karşılığını da hiçbir haksızlığa uğramaksızın tam olarak alacaksınız.
Yaptığınız her ayı hayır az bir iyilik olarak gelecektir diyor. Demek ki infakın sonuçlarından birincisi.
· Necim Suresi 40-41.
(40) Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.
(41) Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir.
· Zilzal Suresi 7. ayet.
(7) Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.
· Rahman Suresi 60. ayet.
(60) İyiliğin karşılığı da ancak işte böyle iyiliktir.
2- Bir kişi bir iyilik yaparsa ona daha güzeli verilir.
Yunus Suresi 26. ayet.
(26) Güzel yapanlara daha güzeli, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerinde ne toz toprak bulaşığı olur ne de aşağılanmışlık izi. İşte bunlar cennetlik kullardır, kendileri orada sonsuza kadar kalıcıdırlar.
3- Bir kişi bir iyilik yaparsa ona daha fazlası verilir.
Yunus Suresi 26. ayet.
4- Bir iyiliğe on katı verilir.
En am Suresi 160. ayet.
(160) Kim iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır; kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.
5- Bir iyiliğe 700 kat verilir.
Bakara Suresi 261. ayet.
(261) Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir. Allah dilediğine katlayarak verir, Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilmektedir.
6- Bir iyiliğe yediyüzün katları verilir. Yani sınırsız bir şekilde verilir.
Bakara Suresi 261. ayet.
7- Sabredenlere Allah ödüllerini hesapsız vereceklerdir.
Zümer Suresi 10. Ayet.
(10) De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar iyilik bulacaklardır. Allah’ın arzı geniştir. Sabredenlere mükâfatları hesapsız verilecektir.”
Yani şunu hiç unutmayalım,
Kişinin ve muhatabın durumuna göre ödülü katlanır.
Kalbin durumu ödülün mahiyetini değiştirir.
Şöyle düşünelim, elimizde hiçbir şey yok, iki dilim ekmek var. Gelen birine o durumda kalkıp bir dilimini vermişiz. Ya da karşı tarafın daha çok ihtiyacı var diye ikisini de vermişiz. Burada bu duruma göre verebilmek ödülü katlar. Ödülün mahiyetini değiştirir.
Kötülüğün karşılığı maksimum kötülük kadardır. İyiliğin karşılığı minimum iyilik kadardır.
Şu anda bizim burada yapmış olduğumuz ders de infak mahiyetini taşımakta kendi kalplerimizi ve birbirimizin kalplerini değiştirip dönüştürmek, vahiy temelli bir değişim ve dönüşüm içinde böyle bir çalışma bir hayır çalışmasıdır. Komşularınıza, başka bir insanın derdine derman olabilmek, bunların hepsi iyiliklerdir. Ve iyiliğin karşılığı minimum o yapılan iyilik kadardır.
Şu ana kadar hep karşılık beklemeden vermeyi öğretti. Borç verirken üstüne eklemeden vermeyi öğretti. Şimdi bize faizden bahsedecek.
Yorumlar
Yorum Gönder