Bakara Suresi 113-114. ayetler ( Keşşâf Tefsiri p. 745-761)

 


113. Yahudiler ; “Hıristiyanlar hiçbir şeye dayanmamaktadır.” derken, Hıristiyanlar; “Yahudiler hiçbir şeye dayanmamaktadır” demekte.. Oysa aynı kitabı okuyorlar... Bilmeyen (müşrik)ler de onlarınkine benzer şeyler söylemekte (kendilerini Allah’ın özel kulları addetmekte)ler. İhtilâf edip durdukları hususlarda Allah, Kıyamet günü aralarında hâkimlik edecektir.
 
 
Yahudiler diyor ki Hıristiyanların bir inanç temeli yoktur. Hıristiyanlar da yahudiler için öyle düşünüyor, oysa aynı kitabı okuyorlar.  Onlar ilim ehli kitapları okuyan insanlar oldukları halde böyle dediler.  Halbuki onların yapması gereken inkar etmemek, çünkü bu iki kitap diğeri tasdik etmekte. Onun doğruluğuna tanıklık etmektedir. Allah’ın bütün kitapları böyledir. Bunu diyenlerin cahillikle ilgisi yok. Allah’ın vahyini okuyor birbirlerinin kitaplarını temelsiz sayıyor, peygamberlerini de yok kabul ediyorlar. Putperestler Yaratıcıya inanmayanlar bunlar hiçbir şeye dayanmamaktadır ifadesini kullanıyorlar.  İnsan ilim sahibi olabilir, ama söylemleri onu “bilmeyenler” halkasının içine alır.



İki taraf da birbirini red ediyor. Allah, kitap okumaktan bahsediyor, hakikati, vahiyi okuyan insanlardan bahsediyor.  Kitabı Mukaddes İncil Tevrat da var. İkisi de birbirinin yanlış yolda olduğunu söylüyor. Kur’an da ret ediyor bunları. Hiçbir şey bilmeyen cahiller de onların dediklerinin aynısını dediler, diyor. Alim kitleler böyle suçlarsa cahil nasıl suçlamaz, birbirlerini olmadık şeylerle suçladılar. Kayıkçı kavgası gibi birbirlerini olmadık şeylerle suçlamaya başladılar diyor.

KAYIKÇI KAVGASI 
         İstanbul’da eski kültürden kalmış bir şey. İstanbul Eminönü-Karaköy arasında yolcu müşteri bekleyen kayıkçılar  aralarında kavgaya tutuşurlarmış durup dururken, kürekler havada vs. Etraflarında toplananların  bazılarının kafalarına kürek de gelirmiş ama hiçbir zaman kürekçilerin kafasına kürek gelmezmiş, kayık sürekli oynadığı için böyle olurmuş. Bu kavga daha sonra denizden karaya taşınmış, yan kesici cami önünde olanlar   kayığın yapısı gereği her yanı ayrı oynadığı için kavga etmek mümkün değil, zamanın kayıkçıları da kendileri suya düşmemek için kavga ettikleri kişileri asla kuvvetli itmezlermiş, kibar kibar dürterlermiş, gayet sinirli olmalarına rağmen komik görüntü ortaya çıkarmış.  Buna da kayıkçı kavgası deniyor. Bunların da yaptığı aynı şey. Kimsenin kimseye bir şey yapabildiği yok.  

 

Allah da CC diyorki, Hiç kuşkunuz olmasın kıyamet günü hükmünü verecek onlar hakkında. Kıyamet bazen dünya için de kullanılıyor. Kıyamet dünyadaki olan toplumsal çöküşlerde de kullanılıyor. Şöyle söyleyebiliriz; Evet nihai hükmü verecek olan Allah’tır ama aynı zamanda bunların yaptıkları eylemler, kavgalar onların dünyevi bir çöküşünü, toplumsal bozulmayı da getiriyor.  
Sasani ve Bizans İmparatorluklarının Miladi 7. Yılındaki çöküşünü Peygamber Efendimiz (SAV) sahabeye anlatırken kıyamet olarak olayı nakleder. Buhari’de geçiyor bu hadis. İsrailoğulları bu tartıştıkları şeyin pek çoğunu ahirette anlayacaklar. Kur’an birbirine kan davası gibi birbirine ebediyen düşman olan bu iki din zümresinin düşmanlığını siz yapmayın, diyor. Sizin düşmanlıklarınızın geçersiz olduğunu söylüyorum diyor Kur’an. Kur’an’a teslim olun diye net bize ifade ediyor. En büyük problemi oluşturanlar toplum arasında kitabı okuyup da kitaba göre davranmayanlar. Hakikati okuyan kimsenin çok daha düşünerek davranması lazım. Kayıkçı kavgası gibi olayları sürekli kavga haline getirmemesi gerektiğini söylüyor.
 

114. (Sizin Kâbe’yi âbad etmenizi engellemeğe çalışarak) Allah’ın mescitlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve oraların harap olması için koşturan birinden daha zalimi olabilir mi? Bunlar, buralara ancak korka korka girebilirler. Bunları dünyada rezil rüsvay oluşlarının yanında, Âhirette de büyük bir azap bekliyor!.. 



         Burada Allah, Allah’ın mescitlerinden bahsediyor, ibadet edilen mescitleri kimse tahrip etmesin, bu en büyük zulüm budur. 
Mescit aslında önemli bir işleyiştir. 
Mescit bugün Türkiye de anladığımız anlamda sadece namaz kılınan yer değildir.  Bugün Avrupa’da bu daha güzel. Avrupa’da, Amerika’da müslümanların mescitleri, camileri içerisinde sınıflar var, yatakhaneler var, yemek yerleri var, yemekler veriliyor, komple bir şeydir mescit. Hem ibadet ameli tarafları, hem de toplumsal tarafı çok yoğun bir yerdir.  Eğitim orada görüldüğü için Efendimiz’in (SAV) Medine’ye geldiği zaman ilk yaptığı iş mescit olmuştur.  
Bu ayetin sebeb-i nüzulünde müfessirler Kudüs’ün tahribi olduğunu söylüyor. Özellikle Yahudiler ve Hıristiyanların arasındaki bitmez kin yüzünden Kudüs, Hıristiyanlar tarafından tahrip ediliyor. 326 yılında Hıristiyanlığı Roma’nın resmi dini olarak belirleyen Konstantin’in annesi Helena, Hz. Süleyman’ın yaptırdığı ve Müslümanlar tarafından da bir Peygamber olarak kabul edilen o mabedi Hristiyanlar, sırf Yahudilere kinlerinden dolayı çöplük haline getiriyorlar.  Hz. Ömer Kudüs alınınca orayı temizletiyor bugün ayakta duran Ömer Camii’ni de asli fonksiyonunu kazandırarak mabede dönüştürüyor. Müslümanlar bu ayetin hükmü ile hep amel etmişlerdir. Küfe, Bağdat, Kahire, Osmanlı Selçuklu hep ecdadımız nerede olursa olsun hiçbir yerdeki ibadethaneye dokunmamıştır. Kuzguncuk’a gidin cami kilise yan yanadır. Havraya da dokunmadık. Bu çok önemli. Allah’ın mabetlerine böyle davrananlar, Allah’a zikretmeyi, ibadet etmeyi yasaklayan, mabedin kapılarına kilit vurup onları ibadet dışında işlere hasledenlere Allah, onlar zalimdir, diyor. Onlara rezil rüsvaylık vardır, esaret veya cizye konulmasına sebep zillet vardır, diyor. Yaptıkları büyük utançtır diyor. “Hizy” kelimesine baktığımız zaman, Müfessir Süddî bu kelime için, Onların dünyada uğrayacakları alçaklıktır, diyor. Henüz hicrî 1. Yılda Süddî, İstanbul’un fethidir bu diyor. O günden söylüyor bunu. Onların Süleyman Mabedine yaptıkları bu çirkin davranıştan dolayı alçaklık yaşayacaklar, diyor. Ama bizim ecdadımız hçbir zaman ibadethanelere dokunmamıştır. İnsanların ibadetlerine karışmamıştır. 
Bu ayet farklı inançların ibadetlerine saygıyı öğrettiği gibi, mescitler önemli fonksiyonel yerlerdir. Mescitlerinizin kıymetini bilin, güzel yaşatın.  Mescitleri fonksiyonel olmayan toplumların imani, İslami duruşları zayıftır. Mescitler oradaki işlevsellikle büyür. O işlevsellikleri de bizlerin de çoğaltması lazım. 

Yorumlar