Bakara 102. Ve Süleyman ’ın krallığı döneminde ‘şeytan’ların okudukları şeylerin peşine düşmüşlerdir!.. Hâlbuki Süleyman inkâr etmemişti. Fakat o ‘şeytan’lardır ki nankörce inkâr etmişlerdir. Çünkü sihrin yanı sıra, Bâbil’de Hârut ve Mârut adlı iki ‘meleğ’e indirilenleri insanlara öğretiyorlardı. Oysa bu ikisi: “Biz tamamen imtihan için gönderildik; sakın küfre düşme!” demedikçe, hiç kimseye öğretmiyorlardı. Onlar, bu ikisinden, koca ile karısının arasını ayıracak şeyleri öğreniyorlardı. -Oysa bu öğrendikleriyle Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar verecek değillerdi.- Ve kendilerine fayda vermeyen, zarar veren şeyler öğreniyorlardı. Aslında, onu satın alan kimsenin Âhirette hiçbir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini sattıkları şeyin ne kötü bir şey olduğunu bir bilselerdi!
Bakara suresi 102. ayetin biraz daha detaylıca verilmesi gerektiğini düşünerek, biraz daha üzerinde durmaya çalışacağım.
Çünkü bu 102. ayette dört tane ana konu var. Bu dört ana konunun da hakikaten değerlendirilmesi gerekiyor.
Çünkü bu 102. ayette dört tane ana konu var. Bu dört ana konunun da hakikaten değerlendirilmesi gerekiyor.
1- Süleyman peygamber. Yahudi literatüründe Süleyman peygambere nasıl bakılıyor? Kur’an nasıl bakıyor? Kur’an‘da Süleyman peygamber ile alakalı hangi ayetler olduğunu anlatmaya çalışacağım inşallah.2- Harut ve Marut konusu.İsrail’e yat rivayetlerinin olduğu bir konu.3- Sihir konusu. Sihir konusu çok önemli bir konu. İçine büyü konusu da giriyor. İslam büyü konusuna, sihir konusuna nasıl bakıyor? Bu konularla alakalı Kur’an kaynaklı, tarihsel süreçte sihirden ne anlaşılmış, büyüden ne anlaşılmış, bugün büyü denildiğinde, sihir denildiğinde ne anlıyoruz ve Kuran bize bu konuda ne söylüyor? Batı kültüründe de var büyü konusu. Orta çağda da görüyoruz. Bu konuda hakikaten Kuranın tam anlamıyla reddettiği bir konu. Fakat büyücülük bizde de devam ediyor. Hakikatte Allah’ın kabul etmediği ama insanların ilgilendiği bir kavram. “Sihir” daha geniş bir anlamı var. Büyü ise Türkçe bir kelime.Bu anlamda 102. ayet çok önemli dört konu üstünde duruyor.Süleyman Peygamber, Harut, Marut konusu, sihir konusu.4- Ve son konu, Allah’ın izni olmadıkça kimsenin kimseye zarar veremeyeceği ile ilgili önemli bir perspektif göreceğiz.
Bu bir peygamber kısası değil. Ama bir peygamberi, Süleyman peygamberi tanımak, hem Yahudi perspektifinden tanımak, hem de Kur’an perspektifinden anlamaya çalışmak.
101. ayette “onlar kitaplarını arkalarına atarak hiç önemsemeden vesveselerine, handikap oluşturarak Süleyman peygamber hakkında bir takım yalanlar oluşturdular ve buna inandılar. Kötü söylemleri, şeytani söylemlere inandılar.
Süleyman peygamberle ilgili genel bilgiler vermeye başlıyorum.
Süleyman peygamber Yahudilikte ve Hristiyanlıkta sadece bir kral. Hükümdar peygamber olarak kabul edilmiyor. Kur’an-ı Kerim ise Süleyman peygamberi “hükümdar peygamber” olarak kabul ediyor. Yahudilik ve hristiyanlıkta sadece kral olduğunu görüyoruz. O dönem Yahudileri diyor ki “Muhammet herhalde sihre kapıldı. Süleyman’a peygamber diyor, halbuki o peygamber değildi, sadece bir kraldı.” Hatta onun imansız olduğunu düşünüyorlar. Allah, Süleyman peygamber’e attıkları iftirayı, bir vahiyle, “hayır, Süleyman inkar hiçbir zaman etmedi” diyerek Kuran onu savunuyor. Ama onların bakış açılarına göre Süleyman peygamber inançsızdı. Çünkü yaptığı hatalar vardı.
Önce Yahudi literatüründe anlatmak istiyorum.
(TDV Süleyman Peygamber başlığı için bakınız.)
Süleyman’ın İbranicedeki karşılığı “şelamoh”tur. Barış, selamet, sükunet anlamına geliyor. Şelamoh kelimesi, “Şalom” kelimesinden türediği söyleniyor ve barış sever, barışçıl anlamına geliyor. Ahdiatik’i de bu şekilde geçiyor. Davut peygamber Allah’tan oğlunun barış getirmesini istiyor. Allah, ona oğlunun, kendi yaşadığı dönemde barışın hüküm süreceği müjdesini Hazreti Davud‘a veriyor. Bu yüzden bu ismi aldığı söyleniyor. Anladığımız şu, Süleyman peygamberin ismi İbranice bir isim. Her ne kadar selam kökünden yani aynı kökten geldiği düşünülürse de bunun İbranice bir isim olduğunu biliyoruz. Annesinin “Bat Şeba” isimli bir hanım olduğunu biliyoruz. Peygamber Neta’nın ona, “Rabbim sevgilisi” olduğunu da söylüyor yahudi kaynaklar.
Kelimenin kökü Şelamoh kökünden geldiği söyleniyor. O aynı zamanda Süleyman peygamberin başka isimleri de var. Süleyman ayrıca “Tanrı’ya bağlı” anlamında Lemuel, “bilge sözleri toplayan” anlamında Agur, bütün dünya üzerinde hüküm sürdüğü için Yakeh. İbranice kökün sağlık anlamına geldiğini biliyoruz.
101. ayette “onlar kitaplarını arkalarına atarak hiç önemsemeden vesveselerine, handikap oluşturarak Süleyman peygamber hakkında bir takım yalanlar oluşturdular ve buna inandılar. Kötü söylemleri, şeytani söylemlere inandılar.
Süleyman peygamberle ilgili genel bilgiler vermeye başlıyorum.
Süleyman peygamber Yahudilikte ve Hristiyanlıkta sadece bir kral. Hükümdar peygamber olarak kabul edilmiyor. Kur’an-ı Kerim ise Süleyman peygamberi “hükümdar peygamber” olarak kabul ediyor. Yahudilik ve hristiyanlıkta sadece kral olduğunu görüyoruz. O dönem Yahudileri diyor ki “Muhammet herhalde sihre kapıldı. Süleyman’a peygamber diyor, halbuki o peygamber değildi, sadece bir kraldı.” Hatta onun imansız olduğunu düşünüyorlar. Allah, Süleyman peygamber’e attıkları iftirayı, bir vahiyle, “hayır, Süleyman inkar hiçbir zaman etmedi” diyerek Kuran onu savunuyor. Ama onların bakış açılarına göre Süleyman peygamber inançsızdı. Çünkü yaptığı hatalar vardı.
Önce Yahudi literatüründe anlatmak istiyorum.
(TDV Süleyman Peygamber başlığı için bakınız.)
Süleyman’ın İbranicedeki karşılığı “şelamoh”tur. Barış, selamet, sükunet anlamına geliyor. Şelamoh kelimesi, “Şalom” kelimesinden türediği söyleniyor ve barış sever, barışçıl anlamına geliyor. Ahdiatik’i de bu şekilde geçiyor. Davut peygamber Allah’tan oğlunun barış getirmesini istiyor. Allah, ona oğlunun, kendi yaşadığı dönemde barışın hüküm süreceği müjdesini Hazreti Davud‘a veriyor. Bu yüzden bu ismi aldığı söyleniyor. Anladığımız şu, Süleyman peygamberin ismi İbranice bir isim. Her ne kadar selam kökünden yani aynı kökten geldiği düşünülürse de bunun İbranice bir isim olduğunu biliyoruz. Annesinin “Bat Şeba” isimli bir hanım olduğunu biliyoruz. Peygamber Neta’nın ona, “Rabbim sevgilisi” olduğunu da söylüyor yahudi kaynaklar.
Kelimenin kökü Şelamoh kökünden geldiği söyleniyor. O aynı zamanda Süleyman peygamberin başka isimleri de var. Süleyman ayrıca “Tanrı’ya bağlı” anlamında Lemuel, “bilge sözleri toplayan” anlamında Agur, bütün dünya üzerinde hüküm sürdüğü için Yakeh. İbranice kökün sağlık anlamına geldiğini biliyoruz.
İsim bahsini toparlarsak, düşmanları ona teslim olduğu için, gittiği yerlere selamet getirdiği, barışı getirdi içinde bu kökten geldiği düşünülüyor.
Yahudi kaynakları başka nasıl bakılıyor: İsrailoğulları’nın üçüncü kralıdır Süleyman peygamber. Ahdi atik de, sözlü kaynaklarda, ve diğer yahudi kaynaklarında Süleyman peygamber hakkında çok fazla efsane ve rivayet var. Çok önemli bir kral olduğunu biliyoruz. Çünkü mabedi yapıyor. Kudüs’te dünyaya gelen Süleyman peygamberin Davut peygamberin ikinci ya da üçüncü oğlu olduğu görüşü var. Davut peygamberin saltanatının ona geçeceğini Yahudi kaynakları bize söylüyor. Evet kral, bilge bir kral, sonrasında Süleyman peygamberi bir kral olarak hatırlayıp günahkar bir kral haline getirecekler.
Daha babasının sağlığında kral sıfatıyla tahta geçtiğini biliyoruz. O dönemde ilk çocuğun tahta geçmesi gibi bir gelenek olmadığı için Süleyman peygamberin tahta geçmesi o dönem halkından da destek almıştır, sıkıntı olmamıştır. Süleyman Peygamberin Tevratta, Kral olduğunda, “Allahım! Ben henüz çocuk denecek bir yaşta yöneticilik nedir bilmezken bu kulunu babam Dâvûd’un yerine kral yaptın” Böyle bir duası var. 12 ya da 14 yaşında kral olduğu söyleniyor. İslam literatüründe de âlimler böyle söylüyor. Davut’un saltanatının 20. yılında doğmuş ve 40 yıllık bir saltanatının olduğunu biliyoruz. Babasından, Fırat nehrinden Mısır’a kadar uzanan bir krallık miras alıyor. Çok büyük bir krallık yönetiyor ve bunun yanısıra, bölgelerindeki krallıkları da vergiye bağlayarak, Ortadoğu ve doğuda çok büyük kraliyet kuruyor. Tahta oturunca babasının talimatlarını uyguluyor. Öncelikle babasının düşmanlarını ortadan kaldırarak krallığını kuvvetlendiriyor. Ve firavunun kızıyla da evlenerek o bölgeden gelecek her türlü tehlikeye karşı da krallığını güvenceye alıyor. Mezopotamya bölgesinde tartışmasız bir hakimiyet kurduğunu görüyoruz. Güvenliği sağlamak için, Mısır’da firavunun kızı ile evleniyor. Musa şeriatına göre de, firavunun kızıyla evlenmek yasak. Ama Süleyman peygamber evleniyor ve hanımlarının sayısı ve cariyelerinin sayısı artıyor. Çok fazla karısının olduğu rivayetleri İsrailiyattan geldiğini anlıyoruz. (bizde de böyle rivayetler var. bunların da israiliyattan geldiğini anlıyoruz.) Süleyman peygamberin küfüre düşmesinin sebeplerinden birinin firavunun kızıyla evlenmesi, ateist toplumun kızları ile evlenmesi olduğunu düşünüyor.
Ve Süleyman peygamber mabet inşa edilinceye kadar kurban kesme uygulamasını sürdürüyor ve rüyasında Allah’a diyor ki “Ya Rabbi bana iyiyi kötüden ayırt edebilecek hikmetli bir yürek ver” duasında bulunuyor. Ve Allah da bu duasını kabul ediyor. Ve Allah ona bilgelik lütfediyor. Bazı Yahudi kaynakları diyor ki 40 gün oruç tutmuştur. Ona bilgelik verilmiştir. “Hikmetin babası” olarak anılmıştır. Bizce de hakim krallardan bir tanesi.
Yahudi kaynakları başka nasıl bakılıyor: İsrailoğulları’nın üçüncü kralıdır Süleyman peygamber. Ahdi atik de, sözlü kaynaklarda, ve diğer yahudi kaynaklarında Süleyman peygamber hakkında çok fazla efsane ve rivayet var. Çok önemli bir kral olduğunu biliyoruz. Çünkü mabedi yapıyor. Kudüs’te dünyaya gelen Süleyman peygamberin Davut peygamberin ikinci ya da üçüncü oğlu olduğu görüşü var. Davut peygamberin saltanatının ona geçeceğini Yahudi kaynakları bize söylüyor. Evet kral, bilge bir kral, sonrasında Süleyman peygamberi bir kral olarak hatırlayıp günahkar bir kral haline getirecekler.
Daha babasının sağlığında kral sıfatıyla tahta geçtiğini biliyoruz. O dönemde ilk çocuğun tahta geçmesi gibi bir gelenek olmadığı için Süleyman peygamberin tahta geçmesi o dönem halkından da destek almıştır, sıkıntı olmamıştır. Süleyman Peygamberin Tevratta, Kral olduğunda, “Allahım! Ben henüz çocuk denecek bir yaşta yöneticilik nedir bilmezken bu kulunu babam Dâvûd’un yerine kral yaptın” Böyle bir duası var. 12 ya da 14 yaşında kral olduğu söyleniyor. İslam literatüründe de âlimler böyle söylüyor. Davut’un saltanatının 20. yılında doğmuş ve 40 yıllık bir saltanatının olduğunu biliyoruz. Babasından, Fırat nehrinden Mısır’a kadar uzanan bir krallık miras alıyor. Çok büyük bir krallık yönetiyor ve bunun yanısıra, bölgelerindeki krallıkları da vergiye bağlayarak, Ortadoğu ve doğuda çok büyük kraliyet kuruyor. Tahta oturunca babasının talimatlarını uyguluyor. Öncelikle babasının düşmanlarını ortadan kaldırarak krallığını kuvvetlendiriyor. Ve firavunun kızıyla da evlenerek o bölgeden gelecek her türlü tehlikeye karşı da krallığını güvenceye alıyor. Mezopotamya bölgesinde tartışmasız bir hakimiyet kurduğunu görüyoruz. Güvenliği sağlamak için, Mısır’da firavunun kızı ile evleniyor. Musa şeriatına göre de, firavunun kızıyla evlenmek yasak. Ama Süleyman peygamber evleniyor ve hanımlarının sayısı ve cariyelerinin sayısı artıyor. Çok fazla karısının olduğu rivayetleri İsrailiyattan geldiğini anlıyoruz. (bizde de böyle rivayetler var. bunların da israiliyattan geldiğini anlıyoruz.) Süleyman peygamberin küfüre düşmesinin sebeplerinden birinin firavunun kızıyla evlenmesi, ateist toplumun kızları ile evlenmesi olduğunu düşünüyor.
Ve Süleyman peygamber mabet inşa edilinceye kadar kurban kesme uygulamasını sürdürüyor ve rüyasında Allah’a diyor ki “Ya Rabbi bana iyiyi kötüden ayırt edebilecek hikmetli bir yürek ver” duasında bulunuyor. Ve Allah da bu duasını kabul ediyor. Ve Allah ona bilgelik lütfediyor. Bazı Yahudi kaynakları diyor ki 40 gün oruç tutmuştur. Ona bilgelik verilmiştir. “Hikmetin babası” olarak anılmıştır. Bizce de hakim krallardan bir tanesi.
Helenistik, Yunan yazarları diyorlar ki, Süleyman peygamberin bu bilgeliğinin içerisinde bilim var, felsefe var. Rabbanilerin bakışına göre ise, teoloji anlamında bir bilgilerinin olduğu düşünülür.
Hükümdar olduktan sonra bazı olaylardan karşılaşıyor. İki kadın davası var. Bu bizim hadislerde de nakli olan bir dava. Hazreti Süleyman hakikaten çok adil, çok hikmetli bir kral. İsrailiyatta geçen bir hikaye.
Hükümdar olduktan sonra bazı olaylardan karşılaşıyor. İki kadın davası var. Bu bizim hadislerde de nakli olan bir dava. Hazreti Süleyman hakikaten çok adil, çok hikmetli bir kral. İsrailiyatta geçen bir hikaye.
İki tane kadın geliyor. Kadınlardan ikisi de diyorlar ki bu benim çocuğum ama arkadaşım bu çocuğu benim elimden kıskançlığı yüzünden almaya çalışıyor.Hz. Süleyman (as) doğru hüküm verebilmek için kucağında bebek olan ikinci kadına da söz verdi. O da aynı hikâyeyi anlatıyor, ama kucağındakinin kendi bebeği olduğunu, kıskanç arkadaşı bebeğini elinden almaya çalıştığı için şikâyetçi olduğunu söylüyordu. Meseleye ışık tutacak ne bir şahit, ne de bir delil vardı. Mahkeme salonundakiler başlarını öne eğmişler krallarının bu işin içinden nasıl çıkacağını merakla bekliyorlardı.Hz. Süleyman (as) bir an sessiz kaldıktan sonra ayağa kalktı ve cellâdın tez huzuruna çağırılmasını emretti. Sonra kadınlara döndü ve bebeği tutan kadının kucağından kundaktaki bebeğin alınmasını işaret ederek hükmünü açıkladı: -"Madem aranızda anlaşamıyorsunuz ve ikinizin de iddiasının aksini ispat etmek mümkün değil, bebeği tam ortadan ikiye böleceğiz, ikinize de birer yarısı verilecektir!". Dehşet içinde açıldı salondakilerin gözleri. Elinde kılıcıyla cellât huzura varmıştı bile, efendisinin bir dediğini iki etmeyeceği belli, hazırdı emri uygulamaya.Kucağından bebeği alınan kadın öfkeli bir bakış fırlattı ötekine ve mecburen razı olduğunu belirtircesine salladı kafasını. Diğer kadın ise hıçkırıklara boğularak atıldı bir anda Kral Süleyman'ın ayaklarına: -"Yalvarırım yapmayın, ben annelik hakkımdan vazgeçiyorum, tamam, arkadaşıma verilsin bebek, razıyım, yeter ki yaşasın, n'olur bir zarar gelmesin yavrucağın tek bir kılına..". Süleyman (as) usûlca gülümsedi, bebeğin, ayaklarına kapanan kadına verilmesini emretti hemen; ancak seven, gerçek bir anne böyle davranırdı. Mesele müthiş bir şekilde çözülmüştü.
Bu olayla beraber Süleyman peygamberin hikmetli kararı “Süleyman’ın hükmü” diye ortalarda dolaşmaya başlıyor. Süleyman peygamberin gerçekleştirdiği büyük olayların başında biliyoruz ki Mescidi Aksa var. Orada Bet ha-Mikdaş denilen mabedin inşa edilme süreci var. Davut peygamber mabedin inşaasının Allah’ın izniyle Süleyman’a verildigini söylüyor. O zamanki inşaat planı ve malzemeleriyle ibadet araçlarını oğlu Süleyman’a vermiş, ayrıca yüklü miktarda altın ve gümüş bırakmış, onu örnek alan ileri gelenler ve zenginler de mâbed yapımı için Süleyman’a altın, gümüş, demir ve tunç gibi madenleri de oğluna bırakıyor. Süleyman peygamber Allah için yaptırdığı mabetin ardından kendisi için çok görkemli bir saray yaptırıyor. Aynı zamanda “Allah’ın hükümlerini ve kanunlarına tuttuğu taktirde bu muhabbetin ebedi olacağını” söylüyor. Tahta altı basamaklı çıkılıyor. Her basamakta iki altın aslan heykeli var. Tahtanın üzerinde yedi kollu her yere uzanan altından bir şamdan var. Burada da başka kahin ve yardımcısı oturuyor. Yedi tane de münadi var.
Bu şamdanların olduğu yerde ilk basamağa geliyor “Çok kadın almayacaksın” emrini okuyor münadi. İkinci basamağa çıkıyor “çok ata sahip olmayacaksın” diyor. Üçüncü basamağa çıkıyor “çok altın ve gümüş biriktirmeyeceksin”. Dördüncü basamağa çıkıyor “yanlış hüküm vermeyeceksin”. Beşinci basamağa çıkıyor “insanlara güvenmeyeceksin” diyor. Altıncı basamağa çıkıyor, “hediye kabul etmeyeceksin”. Yedinci basamağa çıkıyor “kimin önünde durduğunu bil” diyor. Her basamağa çıktığında 7 tane münadi tek tek bunları söylüyor.
Hazreti Ömer gibi, Hz. Ömer birini görevlendiriyor ve her gün sabah akşam gelip “ya Ömer bir gün sen de öleceksin” dedirtiyor. Taki sakalında beyazlar çıkana kadar.
Tevrat’ın asli hükümlerinde olduğu için ben bunu önemsiyorum. Bir peygamber, bir kral yanlış yapmamak adına Allah’ın emirlerine münadilerle her gün tahta çıkarken okutturuyor.
Kral olmamız gerekmiyor. Süleyman peygamber olmak gerekmiyor. Aslında bize çok güzel bir öğreti var burada. Sabah kalktığımız zaman kendimize yedi tane, 11 tane, neyse artık.. belli ilkeler koymamız lazım. “Bugün hiç haram işlemeyeceksin”. “Kimse hakkında yanlış hüküm vermeyeceksin”. “Bugün kimsenin kalbini kırmayacaksın.” “Bugün hayatının son günü gibi en bereketli şekilde yaşayacaksın”… Buna yapabileceğimiz ayetler olabilir. Kur’an‘da geçen bir kavram. Libasüttakva. Bugünle Libasüt-takvaya’nı giyeceksin.
Allah’ın Süleyman peygambere verdiği bilgeliği dinlemek için dünyanın heryerinden insanlar onu görmeye geliyorlar, armağan olarak altınlar gümüşler getiriyorlar. Bunlar hep yahudi literatüründe geçiyor. Sebe Melikesi güney Arabistan’dan kalkarak Kudüs’e gelip ziyaret ediyor. Süleyman peygamberin bilgeliğine, sofrasına, zenginliğine, hikmetine hayran kalıyor herkes gibi. Süleyman peygamberin de Belkıs’a çok değerli hediyeler hediye ettiği yahudi literatüründe geçiyor. Süleyman peygamberin bil…deliğini anlatan 3000 özdeyiş ve binbeşyüz tane ezgisinin olduğu Kitabı Mukaddes’te anlatılıyor. Yahudi literatüründe ayrıca geçen uçan bir halasının olduğu da söyleniyor. Bunu da abartılı bulmayalım. Burada rüzgarın gücünü kullanma var. Gittiği her yerde de insanlara, kuşlara, hayvanlara hükmettiğisöyleniyor. Ahdi atik’te de bunlar geçiyor. Süleyman peygamberin en sevdiği hanımının firavunun kızı olduğu geçiyor. Yahudi kaynaklarında en çokta günah işleten hanımının, firavunun kızı olduğu söyleniyor. Diyorlar ki Süleyman peygamber, peygamber değildi. Bir kraldı. Hikmetli bir kraldı. Çok iyi bir hükümdardı. Ülkesinin sınırlarını çok geliştirdi. Ülkesinin teknolojik şartlarını çok ileriye getirdi. Onun Siyaseti çok üstündü. Onun siyasetine sihir dediler. Diyorlar ki çok eş aldığı için, peygamber bir insan gibi tasavvur edilmiş durumda. Çok eşliliğe gittiği için Allah’ın öfkesine sebep olduğunu ve krallığının elinden alınacağını fakat bunun Davut’un hatırı için kendi sağlığında değil oğlunun döneminde olacağı bildirilmiş. İşlediği günahlara karşılık düşmanları ülkesine musallat ettiğini söylüyor. Süleyman peygamberin çok hanımının olmasının dışında, Süleyman peygamberin çok fazla atı var. Bu Kuranda da geçer. 18’in üzerinde hanımın olduğu söyleniyor. Büyü ile ilgilendiği söyleniyor yahudi literatüründe. O yüzden Tevrat’ın kurallarını ihlal ettiği için o hikmetli kral artık yavaş yavaş tahtını, servetini, bilgeliğini kaybediyor. Önce insanlara, ardından dünya üzerindeki insanlardan ve daha sonra sadece İsrail halkına hükümetmiş. Nihayetinde yanında sadece asası kalıyor. Ve Süleyman peygamber artık inançsız olarak değerlendiriyor. Kral Süleyman maalesef imansız Süleyman oluyor onların literatüründe. Saygı duyuyorlar mabede yaptığı için. Onun dışında büyük bir hükümdarlığı olduğu için de saygı duyuyorlar. Fakat Süleyman peygamberin yaşlandığın zaman imanının gittiğini, putperest kadınlarla evlendiğini, dünyaya taptığını, büyü ile uğraştığını dolayısıyla Süleyman peygamberle ilgili inanılmaz iftiralarla dolu söylemler ortaya koyuyorlar.
Bakara 102: “Onlar, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular….” Kur’an’da onun için bu şekilde söylüyor.
Bir hükümdar peygamber görüyoruz biz İslam kaynaklarında. Öyle bir peygamber görürüz ki hem hükümdar, hem de peygamber. O Süleyman peygamber, Davut peygamberden sonra hükümdarlığı devam eden bir peygamber. Kuranda 16 yerde ismi geçiyor. Ve Kur’an‘da bize Enbiya Suresinde;
Bu şamdanların olduğu yerde ilk basamağa geliyor “Çok kadın almayacaksın” emrini okuyor münadi. İkinci basamağa çıkıyor “çok ata sahip olmayacaksın” diyor. Üçüncü basamağa çıkıyor “çok altın ve gümüş biriktirmeyeceksin”. Dördüncü basamağa çıkıyor “yanlış hüküm vermeyeceksin”. Beşinci basamağa çıkıyor “insanlara güvenmeyeceksin” diyor. Altıncı basamağa çıkıyor, “hediye kabul etmeyeceksin”. Yedinci basamağa çıkıyor “kimin önünde durduğunu bil” diyor. Her basamağa çıktığında 7 tane münadi tek tek bunları söylüyor.
Hazreti Ömer gibi, Hz. Ömer birini görevlendiriyor ve her gün sabah akşam gelip “ya Ömer bir gün sen de öleceksin” dedirtiyor. Taki sakalında beyazlar çıkana kadar.
Tevrat’ın asli hükümlerinde olduğu için ben bunu önemsiyorum. Bir peygamber, bir kral yanlış yapmamak adına Allah’ın emirlerine münadilerle her gün tahta çıkarken okutturuyor.
Kral olmamız gerekmiyor. Süleyman peygamber olmak gerekmiyor. Aslında bize çok güzel bir öğreti var burada. Sabah kalktığımız zaman kendimize yedi tane, 11 tane, neyse artık.. belli ilkeler koymamız lazım. “Bugün hiç haram işlemeyeceksin”. “Kimse hakkında yanlış hüküm vermeyeceksin”. “Bugün kimsenin kalbini kırmayacaksın.” “Bugün hayatının son günü gibi en bereketli şekilde yaşayacaksın”… Buna yapabileceğimiz ayetler olabilir. Kur’an‘da geçen bir kavram. Libasüttakva. Bugünle Libasüt-takvaya’nı giyeceksin.
“Ya Rab, öyle bir hükümdarlık ver ki ben yaptığım işlere hükmedebileyim. “Bu gerçekten muhteşem bir dua.
Allah’ın Süleyman peygambere verdiği bilgeliği dinlemek için dünyanın heryerinden insanlar onu görmeye geliyorlar, armağan olarak altınlar gümüşler getiriyorlar. Bunlar hep yahudi literatüründe geçiyor. Sebe Melikesi güney Arabistan’dan kalkarak Kudüs’e gelip ziyaret ediyor. Süleyman peygamberin bilgeliğine, sofrasına, zenginliğine, hikmetine hayran kalıyor herkes gibi. Süleyman peygamberin de Belkıs’a çok değerli hediyeler hediye ettiği yahudi literatüründe geçiyor. Süleyman peygamberin bil…deliğini anlatan 3000 özdeyiş ve binbeşyüz tane ezgisinin olduğu Kitabı Mukaddes’te anlatılıyor. Yahudi literatüründe ayrıca geçen uçan bir halasının olduğu da söyleniyor. Bunu da abartılı bulmayalım. Burada rüzgarın gücünü kullanma var. Gittiği her yerde de insanlara, kuşlara, hayvanlara hükmettiğisöyleniyor. Ahdi atik’te de bunlar geçiyor. Süleyman peygamberin en sevdiği hanımının firavunun kızı olduğu geçiyor. Yahudi kaynaklarında en çokta günah işleten hanımının, firavunun kızı olduğu söyleniyor. Diyorlar ki Süleyman peygamber, peygamber değildi. Bir kraldı. Hikmetli bir kraldı. Çok iyi bir hükümdardı. Ülkesinin sınırlarını çok geliştirdi. Ülkesinin teknolojik şartlarını çok ileriye getirdi. Onun Siyaseti çok üstündü. Onun siyasetine sihir dediler. Diyorlar ki çok eş aldığı için, peygamber bir insan gibi tasavvur edilmiş durumda. Çok eşliliğe gittiği için Allah’ın öfkesine sebep olduğunu ve krallığının elinden alınacağını fakat bunun Davut’un hatırı için kendi sağlığında değil oğlunun döneminde olacağı bildirilmiş. İşlediği günahlara karşılık düşmanları ülkesine musallat ettiğini söylüyor. Süleyman peygamberin çok hanımının olmasının dışında, Süleyman peygamberin çok fazla atı var. Bu Kuranda da geçer. 18’in üzerinde hanımın olduğu söyleniyor. Büyü ile ilgilendiği söyleniyor yahudi literatüründe. O yüzden Tevrat’ın kurallarını ihlal ettiği için o hikmetli kral artık yavaş yavaş tahtını, servetini, bilgeliğini kaybediyor. Önce insanlara, ardından dünya üzerindeki insanlardan ve daha sonra sadece İsrail halkına hükümetmiş. Nihayetinde yanında sadece asası kalıyor. Ve Süleyman peygamber artık inançsız olarak değerlendiriyor. Kral Süleyman maalesef imansız Süleyman oluyor onların literatüründe. Saygı duyuyorlar mabede yaptığı için. Onun dışında büyük bir hükümdarlığı olduğu için de saygı duyuyorlar. Fakat Süleyman peygamberin yaşlandığın zaman imanının gittiğini, putperest kadınlarla evlendiğini, dünyaya taptığını, büyü ile uğraştığını dolayısıyla Süleyman peygamberle ilgili inanılmaz iftiralarla dolu söylemler ortaya koyuyorlar.
Bakara 102: “Onlar, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular….” Kur’an’da onun için bu şekilde söylüyor.
Gelelim Kuran bize neler söylüyor.
﴾78﴿ Dâvûd’u ve Süleyman’ı da an. Bir zamanlar, (zarar görmüş) bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Bir topluluğun koyun sürüsü, geceleyin başı boş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz de onların hükmüne tanık idik.﴾79﴿ Süleyman’ın dava konusunu iyi anlamasını sağladık. Her birine de hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Dâvûd’un buyruğu altına soktuk. Bunları yapan bizdik.
Salih bir kul, anlayışlı bir kul, keskin zekası, engin bilgisi olduğunu söylüyor. Hatta onun peygamber olduğunu Nisa Sûresi 163’te adını diğer peygamberlerle beraber anıyor.
Nisa Suresi ﴾163﴿ Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve İbrâhim’e, İsmâil’e, İshak’a, Ya‘kūb’a, torunlara, Îsâ’ya, Eyyûb’a, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a vahyettik. Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.
Kurana iman eden Hazreti Süleyman’ın da peygamber olduğuna iman etmiştir. Ayrıca Sad Suresi 30. ayette de diyor,
Sad Suresi ﴾30﴿ Biz Dâvûd’a Süleyman’ı armağan ettik. O ne iyi kuldu! Yönü hep Allah’a dönüktü.
Onun değerli olması, hep Allah’a yönelmesidir.
Dolayısıyla İsrailiyattaki hükümlerin Kur’an’la çeliştiğini görüyoruz.
Hazreti Süleyman’ın babasına vâris oluşunu söylüyor Neml Suresi 16. ayet.
Dolayısıyla İsrailiyattaki hükümlerin Kur’an’la çeliştiğini görüyoruz.
Hazreti Süleyman’ın babasına vâris oluşunu söylüyor Neml Suresi 16. ayet.
Neml Suresi ﴾16﴿ Süleyman Dâvûd’un yerine geçti. Dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden gerektiği kadar verildi. Doğrusu bu apaçık bir lutuftur."
Süleyman’a verilen nimetler ve onun üstünlükleri bağlamında Kur’an‘da bir çok bilgi var.
Hz. Süleyman’ın babasına vâris oluşu (en-Neml 27/16) ve babasının kendi yerine onu seçmesiyle ilgili Sa‘lebî’den çeşitli rivayetler nakledilmiştir. Allah, Hz. Dâvûd’a on üç soru göndermiş ve bu soruları oğlu Süleyman’a sormasını istemiş, şayet bunları bilirse kendisinin yerine geçeceğini Dâvûd’a bildirmiş, Süleyman da soruların hepsini doğru şekilde cevaplamıştır.
Özellikle Süleyman peygamberin şu duası çok önemli.
Hz. Süleyman’ın babasına vâris oluşu (en-Neml 27/16) ve babasının kendi yerine onu seçmesiyle ilgili Sa‘lebî’den çeşitli rivayetler nakledilmiştir. Allah, Hz. Dâvûd’a on üç soru göndermiş ve bu soruları oğlu Süleyman’a sormasını istemiş, şayet bunları bilirse kendisinin yerine geçeceğini Dâvûd’a bildirmiş, Süleyman da soruların hepsini doğru şekilde cevaplamıştır.
Özellikle Süleyman peygamberin şu duası çok önemli.
Sad ﴾35﴿ "Rabbim" dedi, "Beni bağışla; benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver bana. Lutfu sınırsız olan yalnız sensin."قَالَ رَبِّ اغْفِرْ ل۪ي وَهَبْ ل۪ي مُلْكاً لَا يَنْبَغ۪ي لِاَحَدٍ مِنْ بَعْد۪يۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ - ٣٥Bu duayı ezberlemenizi istiyorum. Çok ufuklu bir dua. Aslında mana burada hükümdarlık istiyor, güç istiyor.
Sad ﴾36-38﴿ Bunun üzerine, emriyle dilediği yöne doğru tatlı tatlı esen rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan bütün şeytanları ve zincirlerle bağlanmış diğer yaratıkları onun buyruğuna verdik.
Yaptığı duada büyük bir ufuk var. Bana Allahım sen insanların hayal edemeyeceği kadar benden sonra da devam edebilecek bir güç ver diyor. Bunun üzerine Allah ona rüzgârı kullanmayı verdi. Bu çok ütopik gibi geliyor ama bugün biz de kullanıyoruz rüzgârı. Havanın ayrodinamik yasasını kullanabildiğimiz için uçakla bir yerden bir yere gidebiliyoruz.
Bu duayı ezberlemenizi ve çocuklarınıza öğretmenizi tavsiye ederim ki ufukları büyük olsun. Süleyman peygamberin bu yapmış olduğu dua insanlara garip geliyor. Bugün biz yüzlerce sayfalık dosyayı düğmeye bastığımız anda Amerika’ya, Avrupa’ya yollayabiliyoruz. Nereye istersem yollayabiliyorum. Koskoca bir dosya. Eskiden öyle bir dosyayı yollayabilmek için, altı üstü 30 yıl önce olsun, zarfa koyardınız, postaneye gönderdiniz. Ve aylar sonra bir yerden bir yere giderdi. Biz şu anda havayı kontrol ediyoruz. Havadan bir çok şey gönderebiliyoruz. Yayınlar yapabiliyoruz. Şu anda dünyanın bir çok yeri ile irtibatlaşabiliyoruz.
Süleyman peygamberin duası ufuk açıcı bir dua. Çok net bir şekilde diyor ki, Allah’ım ben senden istiyorum diyor. Dua ediyorum, ufkun çok geniş, Olabilecek bir yanlışta beni mağfiret eyle diyor. Benim içimdeki yetenekleri öyle bir dışarıya çıkar ki, hiç kimseye nasip olmayan şeyleri lütfeyle bana diyor. Hayal edemeyeceğim bir hükümdarlık lütfeyle diyor.
Bu duayı ezberlemenizi ve çocuklarınıza öğretmenizi tavsiye ederim ki ufukları büyük olsun. Süleyman peygamberin bu yapmış olduğu dua insanlara garip geliyor. Bugün biz yüzlerce sayfalık dosyayı düğmeye bastığımız anda Amerika’ya, Avrupa’ya yollayabiliyoruz. Nereye istersem yollayabiliyorum. Koskoca bir dosya. Eskiden öyle bir dosyayı yollayabilmek için, altı üstü 30 yıl önce olsun, zarfa koyardınız, postaneye gönderdiniz. Ve aylar sonra bir yerden bir yere giderdi. Biz şu anda havayı kontrol ediyoruz. Havadan bir çok şey gönderebiliyoruz. Yayınlar yapabiliyoruz. Şu anda dünyanın bir çok yeri ile irtibatlaşabiliyoruz.
Süleyman peygamberin duası ufuk açıcı bir dua. Çok net bir şekilde diyor ki, Allah’ım ben senden istiyorum diyor. Dua ediyorum, ufkun çok geniş, Olabilecek bir yanlışta beni mağfiret eyle diyor. Benim içimdeki yetenekleri öyle bir dışarıya çıkar ki, hiç kimseye nasip olmayan şeyleri lütfeyle bana diyor. Hayal edemeyeceğim bir hükümdarlık lütfeyle diyor.
Bugün mesela biz siha’ları öğrendik. İnanılmaz derecede havayı kullanabiliyoruz. Birkaç yıla kalmaz belki ışınlanacağız. Belki bundan 100 yıl evvel buradan Amerika’ya 9 saatte gidildiğini söylese inanmayabilirdik. Ama şu an bunu yaşıyoruz. Amerika’ya gittiğiniz zaman hayatınızda 7 saate geri alıyorsunuz. Bu zamanda bir kaydırmadır. Bu çok önemli bir dua. Süleyman peygamberin nasıl bir ufuk açıcı bakış açısının olduğunu görüyoruz. Ve duasında ufak bir şey istemiyor. Çocuklarımıza biz bununla veremiyoruz acaba çok daha büyük şeyleri keşfetmek, imza atmak. İbni Sina’nın Kindi’nin vs hayatlarını düşündüğüm zaman bu duanın içindeki insanları görüyorum.
İnancın ne kadar büyük olduğunu da gösteriyor böyle dualar. Kalkıyor havanın ayrodinamik yasalarını her türü ile kullanmayı Allah’tan talep ediyor. Allah katındaki manevi mertebesi ve dünyadaki gücü ne olursa olsun her insan Allah’ın yardımına, himayesine, Kerem’ine ,affına muhtaçtır. Hiçkimse maddi gücüne, hatta manevi mertebesine güvenerek Allah’tan bağımsız hissetmez.
İnsanın gönlü Allahla birlikte olduğu zaman, sorumluluğunun hissettiği sürece mal sevgisi kötü bir şey değildir. Elinde olup da gönlüne konulmayan mal, insan için bir imkandır. Ve aynı zamanda insanın R…abine şükretmesi için bir vesiledir. Hatta şunu da söyleyebiliriz. Bir kimsenin yer yüzünde hakkı, adaleti yayma niyeti ile varlığını ve gücünü Allah yoluna harcaması, mal, iktidar sevgisinin kendisini Allah’ı unutturmasına izin vermemesi, hatalarını görüp hemen tövbe etmesi ve adaleti riayet etmesi ve nefsinin isteklerine karşı dirayetli olması ve siyasi güç ve iktidar istemesinde hiçbir sakınca olmadığını görüyoruz.
Ve anlıyoruz ki, ne kadar büyük isteyebileceğimizi görüyoruz. Küçük yerlerde kalmamız, kendimizi sınırlamamızla alakalı. Küçük düşünmemizle alakalı. “Bana hibe et” diyor katından. Öyle olsun ki hiç kimsenin yapmadığı şeylere imza attır beni Allah’ım, yeteneklerimi ayağa kaldır Allah’ım.
Allah Hazreti Davut peygamber gibi Süleyman peygambere de hükümdarlık hikmet verdiğini görmüş olduk.
Şükür ehli olması da önemli.
İnancın ne kadar büyük olduğunu da gösteriyor böyle dualar. Kalkıyor havanın ayrodinamik yasalarını her türü ile kullanmayı Allah’tan talep ediyor. Allah katındaki manevi mertebesi ve dünyadaki gücü ne olursa olsun her insan Allah’ın yardımına, himayesine, Kerem’ine ,affına muhtaçtır. Hiçkimse maddi gücüne, hatta manevi mertebesine güvenerek Allah’tan bağımsız hissetmez.
İnsanın gönlü Allahla birlikte olduğu zaman, sorumluluğunun hissettiği sürece mal sevgisi kötü bir şey değildir. Elinde olup da gönlüne konulmayan mal, insan için bir imkandır. Ve aynı zamanda insanın R…abine şükretmesi için bir vesiledir. Hatta şunu da söyleyebiliriz. Bir kimsenin yer yüzünde hakkı, adaleti yayma niyeti ile varlığını ve gücünü Allah yoluna harcaması, mal, iktidar sevgisinin kendisini Allah’ı unutturmasına izin vermemesi, hatalarını görüp hemen tövbe etmesi ve adaleti riayet etmesi ve nefsinin isteklerine karşı dirayetli olması ve siyasi güç ve iktidar istemesinde hiçbir sakınca olmadığını görüyoruz.
Ve anlıyoruz ki, ne kadar büyük isteyebileceğimizi görüyoruz. Küçük yerlerde kalmamız, kendimizi sınırlamamızla alakalı. Küçük düşünmemizle alakalı. “Bana hibe et” diyor katından. Öyle olsun ki hiç kimsenin yapmadığı şeylere imza attır beni Allah’ım, yeteneklerimi ayağa kaldır Allah’ım.
Allah Hazreti Davut peygamber gibi Süleyman peygambere de hükümdarlık hikmet verdiğini görmüş olduk.
Şükür ehli olması da önemli.
Neml Suresi ﴾15﴿ Şüphesiz biz Dâvûd’a ve Süleyman’a da bir ilim verdik. "Bizi mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a hamdolsun!" dediler.
Allah’ın verdiklerini de kendilerinden bilmediler.
Biliyoruz ki onun ikinci duası
Biliyoruz ki onun ikinci duası
Neml Suresi ﴾19﴿ Onun bu sözünden dolayı Süleyman neşeyle gülümsedi ve "Ey rabbim!" dedi, "Gerek bana gerekse anne babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi kullarının arasına kat!"
Yıllarca bu duayı anlamamıştım. Sen zaten salih bir kulsun, diyordum. Neden bu duan? Nedir bu telaşın? İnsanın Salih kalabilmesi bile yanında salih kullarına beraber olmasına bağlı.
Süleyman peygamberin babasından daha farklı tarafı ise problem çözme kabiliyetinin çok daha üstün olduğunu biliyoruz. Enbiya Suresinde;
Süleyman peygamberin babasından daha farklı tarafı ise problem çözme kabiliyetinin çok daha üstün olduğunu biliyoruz. Enbiya Suresinde;
﴾78﴿ Dâvûd’u ve Süleyman’ı da an. Bir zamanlar, (zarar görmüş) bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Bir topluluğun koyun sürüsü, geceleyin başı boş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz de onların hükmüne tanık idik.﴾79﴿ Süleyman’ın dava konusunu iyi anlamasını sağladık. Her birine de hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Dâvûd’un buyruğu altına soktuk. Bunları yapan bizdik.
Bir koyun sürüsü geceleyin bir ekin tarlasına girip zarara yol açar. Ekin sahibi ile sürü sahipleri arasındaki davada hâkimlik yapan Dâvûd ve Süleyman farklı kararlar verirler. Hz. Dâvûd koyunların ekin sahibine tazminat olarak verilmesine hükmeder, oğlu Süleyman ise şu hükme varır: Ekin tarlası sürü sahiplerine verilmeli, onlar ziyandan önceki haline gelinceye kadar tarlanın bakımını üstlenmelidir. Koyunlar da tarla sahibine verilmeli, tarlası eski bakımlı haline gelinceye kadar bu koyunların sütünden, yününden ve yavrularından yararlandırılmalıdır. Hz. Dâvûd oğlunun bu ictihadını beğenerek kendi görüşünden vazgeçer.Süleyman peygamberin dava konusu iyice anlaşılmasını sağladık ifadesini Ragıp el İsfahani diyor ki, Hazreti Süleyman’ı Allah’ın hükmü vermesi kalbine ve bu hükmü vahyetmiş olarak nitelendiriyor.
Hz. Süleyman’ın emrine kasırga gibi esen rüzgâr verilmiştir ki (Enbiyâ 21/81) bu rüzgârın sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü de bir ay sürmektedir.
Neml Suresi ﴾16﴿ Süleyman Dâvûd’un yerine geçti. Dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden gerektiği kadar verildi. Doğrusu bu apaçık bir lutuftur."Bu ayette Süleyman Peygambere kuşların dilini öğrettiğini söylüyor.
Karınca vadisi nde karıncaların ezilmemesini istiyor. Allahın bu nimetleri ona duyurduğu içinde şükrettiğini biliyoruz. Allah’ın ona çok özel bir ordu verdiğini biliyoruz. En ileri teknikleri kullandığını biliyoruz. Aynı zamanda sarayında sanat eserleri, görenlere hayranlık bırakacak eşyalar olduğunu biliyoruz. Süleyman peygambere Belkıs Melikesi geldiği zaman, hakikaten onun tahtı ile karşılaşınca çok etkilendiğini biliyoruz. Çok Tanrıcılık yanılgısı ile Allah’a teslim olma gerçeği arasındaki ilişkiye işaret eden bu hadisede Sebe Melikesinin zemini derin bir su zannetmesi ve onun billur bir zemin olmasına fark ederek Süleyman peygamberin bilimsel alanları çok iyi kullandığını anlıyor. Aslında Sebe Melikesi inanmayan bir kadındı. Ama o sarayda inanılmaz bir bilim gücünün kullanıldığını fark ediyor. Hazreti Süleyman’ın krallığının, ihtişamlının bakırdan olduğunu biliyoruz. Bakırın sel gibi akıtıldığını, kullanıldığını biliyoruz. Fenikeli ustaların Hz. Süleyman için inşa ettikleri Etsiyon-Geber Limanı’nda çağımızda gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ortaya çıkan bakır dökümhanesi bu gerçeği doğruluyor. Kuran ayrıca Süleyman Peygamberin koşan atları çok sevdiğini söylüyor. “Akşama doğru kendisine üç ayağının üzerinde durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
Sad Suresi ﴾31-32﴿ Bir gün akşama doğru alımlı, soylu koşu atları önüne getirildiğinde, "Ben malı (atları), rabbimi hatırlattığı için sevdim" dedi. Derken (güneş batınca) onlar karanlığın perdesiyle gizlendi.Sad Suresi ﴾33﴿ (Daha sonra) "Onları bana geri getirin" dedi; bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Atları teftiş eden Hazreti Süleyman onlara karşı sevgisinin Allahın emri ve rızası doğrultusunda olduğunu gösteriyor. Evet insan bir şeyleri çok sevebilir.
Severken “Allah rızası” dediği zaman onlara bağımlı olmaz. Onlara olan sevgiyi de kontrollü bir hale getirir.
Süleyman peygamberin iki tane duası var. Çok özel dualar.
Sad ﴾35﴿ "Rabbim" dedi, "Beni bağışla; benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver bana. Lutfu sınırsız olan yalnız sensin."قَالَ رَبِّ اغْفِرْ ل۪ي وَهَبْ ل۪ي مُلْكاً لَا يَنْبَغ۪ي لِاَحَدٍ مِنْ بَعْد۪يۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ - ٣٥
Bu duayı çocuklarımıza da öğretelim kendimizi okutalım. Allah’ım olmadık kapılar aç diyelim. Ummadık hayır işlerinde bize hakim güç ver diyelim. Havayı kullanmada hakim güç ver. Yeri kullanmada hakim güç ver. Sözü kullanmada hakim güç ver.
İkincisine bir hamd duasıdır. Bir şükür duasıdır. Bu duada da şunu unutmayalım. Allah’ın bize vermiş olduğu nimetler, anne babalarımıza verdiğimiz vermiş olduğun nimetlere şükürler olsun dedikten sonra duanın sonu çok önemli. Allah’ım hoşnut olacağın işler yapmaye beni muvaffak kıl. Rahmetinle, şefkatinle beni en sevdiğin kulların arasına kat. Onlarla beraber olayım.
Neml ﴾19﴿: ….Gerek bana gerekse anne babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi kullarının arasına kat!"
وَقَالَ رَبِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضٰيهُ وَاَدْخِلْن۪ي بِرَحْمَتِكَ ف۪ي عِبَادِكَ الصَّالِح۪ينَ
Onlar içerisinde olayım derken, bir cemaate, gruba ait olmanın da ne kadar önemli bir tasavvur olduğunu anlatıyor.
Bu haftaki ödevimiz: Sad Suresi 35. ayette geçen duayı sabah kalktığımız zaman yataktan kalktığımız zaman bu duayı okuyun
“Allah’ım bize yolunda çok muhteşem işler yapabilecek güç ver. Vermiş olduğun yeteneklerimizi en güzel seviyelere getir. Çocuklarımızın da, çevremizin de.” Bir hafta boyunca bu duayı okuyoruz. Duayı okurken de şunu düşünüyoruz. Allah yeteneklerimizi genişletsin. Mevla bizim yapabileceğimiz nice nice güzel işlerin alanını genişletsin, ve olabilecek hayal edemeyeceğimiz çok daha ufuk ötesi amaçlara bizi götürsün.
Yorumlar
Yorum Gönder