Bakara Suresi 67-73 (596-622 paragraflar)


67. Hani Musa, kavmine: “Allah, size bir sığır boğazlamanızı emrediyor” demişti de: “Sen bizimle alay mı ediyorsun?!” demişlerdi. Musa da: “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım!” demişti.

68. “Bizim için Rabbine dua et de onu bize iyice bildirsin” demişlerdi. Musa da: “Allah; ‘O ne çok kart, ne de çok körpedir. İkisinin ortası dinç bir sığırdır’ buyuruyor. Haydi, artık o memur olduğunuz şeyi yapın!” demişti.

69. “Bizim için Rabbine dua et de, bize onun rengini açıklasın.” dediler. O da: “Rabbim; ‘O, bakanlara ferahlık veren, parlak renkli sarı bir inektir’ diyor” dedi.

70. Dediler ki: “Rabbine dua et de bize onun niteliğini daha açık bir şekilde bildirsin. Çünkü bize sığırlar birbirine benzer geliyor. Allah dilerse, elbette doğruyu bulanlardan olacağız.”

71. “Rabbim; onun, henüz boyunduruğa koşulup tarla sürmemiş, ekin sulamamış salma bir inek olduğunu, alacası da bulunmadığını söylüyor.” dedi. “İşte, şimdi hakkıyla anlattın!” dediler ve onu boğazladılar... Ama neredeyse yapmayacaklardı.

72. Hani, siz birinin canına kıymıştınız da; sonra o konuda birbirinizle çekişmeye başlamıştınız. Oysa Allah gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı!

73. Nitekim “Onun bir parçasını buna vurun!” demiştik... İşte Allah ölüleri böyle diriltir. O size âyetlerini böyle gösteriyor ki, aklınızı başınıza alasınız.




Burada inekten ziyade bize anlatılmak istenen olay önemli. Allah burada, siz ineğe tapabilirsiniz ama ben ineğe örnek vermekten hicap duymam diyor. Her toplumun vahyi insanlığa taşıma görevi vardır. Ve her toplumun kendince bir kutsal ineği olabiliyor. Burada inekten kasıt, insanların değer verdiği, kutsallaştırdığı herşey olabilir. 

Ayrıca burada vahyi insanlara taşımakla yükümlü olan toplumlara bazı tehditlere dikkat çekiliyor. Bugünün belki de ineği modernizm, sekülerleşme, ya da anlam krizinin yaşanması olabilir. Burada inek bir metafordur.   

Burada bize anlatılan, her toplumun vahyi anlama zorunluluğu ve yaşama zorunluluğu vardır. Ancak unutmamak gerekir ki, insanlar topluma vahyi taşıma görevini yaparken bireyleri kendilerine kutsal atfediyorlar. 

Dünün ineği olabilir ama bugün birtakım akımlar, bir takım semboller  bilim, modernizm, sekülerizm... bunlar da bugünün ineğine denk gelen metaforları aslında. 

Elmalılı da bu kıssanın daha Mısır’dan çıkmadan, Mısır Toprakları üzerinde iken gerçekleşmiş olabileceği bildiriliyor. Çünkü firavun ve Mısır halkı ineğe tapmakta idiler. Apis öküzüne taptıklarını biliyoruz.  O bundan dolayı, onat tapmasalar da aslında saygı duyuyorlardı o cinsine ya. Sen bize nasıl bunu söylersin, demelerinin sebebi Elmalılı hamdi yazır bu olabilir diyor.

597

Burada Allah’ın maksadını anlıyorlar ama yapmamak için kaytarıyorlar. Şu anda buna benzer şeyler yaşıyoruz. Bazı hadislerin görmezden gelinmesi gibi.

Cahillikten Allah’a sığınma duasıdır bu. İnsan bir şeyi üzerinde uzmanlaşmış bile olsa bilmediği şeyler muhakkak ki vardır dolayısıyla bu bir çok konuda okunabilir bir dua. 

Allah’ın dini ile alay edildiği yerde, İnsanlar sen bizimle alay mı ediyorsun dediği yerde biz de bu duayı okuyabiliriz. Kur’an‘da en çok adı geçen peygamber Hazreti Musadır. Hazreti Musa onlarla kavga etmek yerine Allah’a sığınıyor. 

Evladı istediği eğitimi almamışsa anne baba bundan çok rahatsızlık duyabilir. Nasıl öğrenemez diye. Aslında onun kapasitesi o kadar olabilir. Anne olan orada Çocuğuna karşı cahilce davranmaktan da Allah’a sığınmalıdır.




Burada bir üslup sorunu var. Sen bizim için Allah’a yalvar, yapmak zorunda gibi bir üslupları var. Niyetleri yok. İşi yokuşa sürmek için sorular soruyorlar. 


Allah neyi emrediyorsa onda hayır vardır. Biz tereddütsüz olarak Allah'ın emrini yerine getürmeliyiz. Yerine getirdikten sonra zaten hikmetini anlamış olacağız.




Kur’an-ı Kerimlerden renkler bir takım şeyleri anlatmaktadır. Beyaz mesela mutluluğu anlatır. Psikolojide de bu geçer. Renkler Kur’an-ı Kerim de bir takım sembolleri ifade eder. Sarı renk insana huzur veren olarak açıklanmıştır.


Burada aslında bir eğitim metodunu da görüyoruz. Ekstra detay oluşturabilecek soruları yok etmek için net kelimeler seçmeliyiz. Netliği ortaya koymalıyız.



Sürur kelimesi serir kelimesinden gelmektedir. Serir kelimesi bir yere rahat oturmak ve bedenen rahata ermesi anlamındadır. Sürür da gönlün rahata ermesi demektir. Hazreti Ali (RA) bu ayetten etkilenerek, kim sapsarı çarık giyerse derdi azalır, şeklinde bir rivayeti vardır. Hasan’ı Basri de ayette geçen koyu sarılığa dikkat çekmiştir.

Burada bir kinaye vardır. İnsanın gönlüne rahata ermesi demiştik. İnsanın içine huzur veren, sevinç veren anlamında oluyor. Dolayısıyla burada belli bir ineğin kast edildiğini anlıyoruz. Ama onlar kesmemek için defalarca soru soruyorlar. Onların Allah’a onları firavundan kurtaracak kurtardıkları için şükür edecekleri yerde hala gönüllerinde bir inek vardır.

Allah buradan düşmanlarının tanrısını kesmeyi emrediyor. Onlar aslında özgürleşmiş olmalarına rağmen aslında ruhları hala estirdi. Aslında Allah burada onların ruhlarını özgürleştirmek istiyor. Sembolik olarak Allah ruhlarımızı özgür kılar. Altın gümüş yüreğinizde ne yatıyorsa onu kesin.


 İnatla detaya indikçe işi zorlaştırmeye çalıştılar. Basit olan bir şeyi zor bir hale sokmuş oldular.



İnatla soru sorup duruyorlar. Aslında sorunun cevabını veriyorlar. Sorularla boğulma tekniğine gidiyorlar. Burada Allah’ın emrini yerine geri getirmemek üzerine gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. Allah bize mahiyetini açıklarsa biz "inşallah" onu buluruz diye söylüyorlar. Burada İsrailoulları "inşallah" dememiş olsalardı istedikleri şey kendilerine beyan edilmiş olmayacaktı sonsuza dek. İşi yokuşa sürüyorlar ama inşallah dedikleri için Allah onlara detaylı bilgi veriyor.



Bu tanımlanan inek gönüllerinden yatan, saygı duydukları inek aslında. Gönüllerinde yatanın cevabını arıyorlar. Hiç kullanılmamış, sürünmemiş bir inek. O yüzden de diyorlar ki, işte gerçeği bize artık bildirdin diyor. İsrailoğulları aslında ineğe tapmıyorlar, büyük saygı gösteriyorlar. İneğe tapanlar Mısır halkı idi. Kur’an-ı Kerim de İsrailoğulları’nın taptıklarıyla alakalı da bir bilgi yok. Ona secde etmiyorlar fakat büyük saygı duyuyorlar. Tapınma yok ama kutsallaştırmak var. Bu tarz kutsallaştırmalar günümüzde de mevcut. İnsan çocuğunu, parasını kutsallaştırabilir. Bu ayette şunu da görüyoruz, ineği kutsallaştıran bir grup olsa da onu kutsallaştırmayan bir güruh da var.



Sonuçta, onlar sorular sorarak öğrendikleri ineği bu şekilde buluyorlar ve satın alıyorlar. Elmalı’da da geçiyor ki o ineğin ağırlığınca satın alıyorlar.



Allah başta sadece bir inek kesin diyorlar aslında o esnada kesseler yükümlülükleri kalkacak. Ama soru sorarak o soruların neticesinde ortaya çıkan özelliklere göre bir inek bulup kesmek zorunda kalıyorlar.


Kur’an‘da hiçbir tarihsel olay bize hikaye olsun diye anlatılmaz. Bize büyük dersler vardır. Bu sürenin isminin Bakara olması bize bu olayın ne kadar önemli olduğunu aslında gösteriyor. Basit olarak gördüğümüz şeyleri nasıl kutsallaştırdığımızı görüyoruz. Gereksiz ayrıntılara dalarak hakikatten uzaklaşmamak gerektiğini görüyoruz. 

Modernist dünyanın en büyük özelliği bizi çok fazla detaylara boğması. O elbisenin altına o ayakkabıyı mi giysem, şöyle bir topuk mu olsa, şöyle bir çantamı olsa vs vs çok fazla detaya bulup tesettür mahiyetini bozuyoruz. 

İlk iğneyi kesmiş olsalardı maksat hasıl olacaktı. Ama sorular sorarak işi yokuşa sürdüler. Neredeyse işi yapmayacak hale gelmişlerdi. Kendi elleriyle işi zorlaştırdılar. Yapmaya gelince o kadar çok soru sordularki, işi yapmayacak hale getirdiler. Allah’ın emrini zor görmeye başladılar. Peygamber Efendimiz (SAV) hac vazifesini yerine getirdiğinde, Sahabeler Efendimize hac yükümlülükleri ile ilgili detaylı sorular soruyorlardı.  Efendimiz de (SAV) onlara sadece "benim yaptığımla yetinin" diyordu. Fıkıh şeyleri çok fazla daldığımız zaman, ayakların şöyle duracak, başörtünün şu kadarı açık olursa namazın gitti, ayağını kaldırdıysan namazın olmadı... Bunları gençlere anlattığımız zaman genç namazın asıl mahiyetini öğrenmiş olmuyor.  Bu defa benim namazın zaten kabul olmuyor diyip  tamamen yapmamaya başlıyor insan. 

Allah insana iradeyi özgürleştirmek için vermiştir. Köleleştirmek için değil. Ama insan bu iradeyi detaylar üzerine boğularak köleleştirmek için kullanıyor.


"Bir insanı öldüren bütün toplum öldürmüş, bir insan dirilten bütün toplumu diriltmiştir", Maide Suresinde geçen bir ayet. Ayrıca "kısasta sizin için hayat vardır". Faili meçhul bir cinayet Tevrat’ta şöyle bir kural vardır. Cinayete en yakın halk kurban edilen ineğin üzerinde ellerini yıkar ve bu cinayeti ben işlemedim diye yemin eder. Böylece toplumun üzerinden cinayet günahı kalkar.



Allah’ın emirlerini anlatan kişilere yapılan hadsizlik olduğunu bahsediyor.












Yorumlar