Zemahşeri'den Notlar


  • Sayfa 25:

Zemahşerî dil ilimlerindeki otoritesinin pek âlâ farkındadır ve bunu zaman zaman hissettirir.
Örneği: Mâide 4’deki مُكَلِّبِينَ تعَُلِّمُونَهُنَّ ifadesini tefsir ederken, bir bakıma kendi özelliklerine işaret eder:
“Bunda açık bir nükte vardır; şöyle ki: Bir ilimde ilerlemek isteyen kimse, -bunun için devesinin ciğerlerini susuzluktan yakacak meşakkatli yolculuklara katlanması gerekse bile- o ilmi mutlaka en büyük uzmanından, ilmi tüm yönleriyle ihata eden, her tür incelik ve nüktesini içselleştirmiş olan kimseden almalıdır. İlmi uzmanından almayan nice insanlar vardır ki, günlerini beyhude yere geçirmiş ve sonra da gerçek ilim adamlarıyla karşılaşınca geçirdikleri zamana yanarak parmaklarını ısırmışlardır!

  • Sayfa 35:
“Hātemu’l-Mu‘tezile” diye anılsa da, Zemahşerî el-Keşşâf ’ında Mu‘tezilî düşünce biçimini yansıtmaktan ziyade, Kur’ân güzelliklerini, kelâmullahın net anlaşılmayan ince yönlerini [ğavâmid ve dekā’ık] engin dil becerisiyle açıklamayı hedeflemektedir.

  • Sayfa 36:
Zemahşerî’de güçlü bir “biz ve öteki” bilinci olduğu aşikârdır.
Örneği:
Dinde aşırılık iki kısımdır: Birincisi; haklı aşırılık olup -Allah kendilerinden razı olsun!- Ehl-i Adl ve’t-Tevhîd kelâmcıların yaptığı gibi, dinin en ince ve derin mânalarını araştırmak ve onun kanıtlarını tahsil için çaba göstermektir. İkincisi ise bâtıl aşırılıktır ki bu da delillerden yüz çevirip şüphelerinin peşine takılarak hakka tavır almak, hakkı çiğneyip geçmektir. Tıpkı hevasını esas alan ehl-i bid‘atın yaptığı gibi! (el-Keşşâf, Mâide 5/77 hk.)

  • Sayfa 38:
Zemahşerî gibi bir şahsiyetin bu tür rivayetlere nasıl yer verebildiği kolay anlaşılacak bir şey değildir. Çünkü bizzat kendisi [Atvâku’z-zeheb’de] şöyle demektedir:
“Falancadan, filancadan gelen rivayetlerle yetinme; dininde akıl sultanının bayrağı altında yürü. Çünkü kendi evindeki bir aslan, hasmı karşısında güçlü deliller ortaya koyan adamdan daha aziz olmadığı gibi, nemli kuzey rüzgârlarına mâruz kal[arak k.çı yandıkça yanan zift sürülmüş] uyuz bir keçi bile, içeriği sağlam rivayetleri kullanarak delilli mesnetli konuşan birinin karşısındaki taklitçiden daha zelil değildir. Çünkü elinde kendisini savunacak bir belge yoktur; aklını kullanamamakta, sırtına yüklendiği ‘odun’la kendi belini çökertmektedir!”

Yorumlar