Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Hârizmî ez-Zemahşeri
1075 tarihinde Hârizm bölgesinde Türkmenistan’ın Taşavuz (Daşoğuz, Taşauz) ili Köroğlu ilçesindeki Zemahşer’de doğmuş. Mekke’de Kâbe’ye mücâvir olarak bulunduğundan “Cârullah”, mensup bulunduğu bölgenin övünç kaynağı sayıldığı için “Fahr-i Hârizm” lakaplarıyla anılmaktadır. Arapça ve Farssça'yı çok iyi bilen Zemahşerî eserlerinin hemen tamamını Arapça kaleme almış ve bununla şeref duymuştur. Mekke'de Ebu Kubeys Dağı'na çıkıp "Ey Araplar gelin size dilinizi öğreteyim" diyebilecek kadar dilde yetkindir.
![]() |
el-Keşşâf’ın ilk iki sayfası (Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Ktp., nr. 211) |
Zemahşeri'nin yaşadığı yıllarda Hârizm şehri bir ilim ve kültür merkezi olarak kabul ediliyordu. Zemahşerî çıkmış olduğu bir seyahati sırasında buzlanmadan ayağı donar ve kesilir. Ayağının kesilip sakatlanması ve ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle babası tarafından terzilik eğitimine gönderilir. Fakat onun gönlü ilim yolcusu olmaktadır. İlim arzusu baskın gelir ve ilim tahsili için medredeye gider. Hârizm, Buhara ve Bağdat gibi ilim merkezlerinde birçok âlimle birlikte ders yapma imkanı bulur. derslerine katıldı. 43 yaşlarında şiddetli bir hastalığa yakalanır ve bu sıkıntılı döneminde bir rüya görür. Bu rüyadan sonra devlet adamlarına bir daha şiir, methiye yazmamaya, kimseden makam, mevki ve ihsan istememye karar verir. Hastalığı geçip sağlığına kavuştuktan sonra Mekke’ye gitmeye karar verir. Mekke'ye gitmeden Bağdat’a uğrayıp Bağdat'taki meşhur âlimlerle görüştür, dersler yapar. Zemahşerî hayatının ilk kırk beş yılında makam ve mevki peşinde koşarken, hayatının hedefinde şöhret varken, kibirli ve hırçın bir kişilik sahibi biriyken ilim yolculuğuyla fıtrat hamurunu Kur'an'a göre yoğurur. Hadis, fıkıh, kelâm, astonomi, tıp gibi ilimlerde mahir biri olan Zemahşerî özellikle Arap dili ve edebiyatı konusunda otorite kabul edilmektedir. Yaşadığı dönemde Arap asıllı olmamasına rağmen “şeyhü’l-Arabiyye” diye vasıflandırılmıştır.
Zemahşerî'yi meşhur yapan eseri el-Keşşâf adlı tefsir çalışmasıdır. Zemahşerî, Kur’an nazmını i‘câzın temel unsuru kabul etmiş ve bu muhteşem nazımdaki güzellikleri iince tahliller yaparak ortaya koymuştur. Dirayet tefsirinin zirvesinde Keşşaf bulunmaktadır. Hacim olarak Keşşaf'tan büyük tefsir Fahrettin Razi'nin tefsiridir. Fahrettin RaziMefatihül Gayb'ı yazarken Keşşaf'tan etkilenmiştir. İmam Nesefi'nin Medarikü't Tenzi'l- ve Hakaiku't-Te'vil tefsiri tamamen Keşşaf tefsirinin farklı versiyonu gibidir. İçinden Mutezili görüşler çıkartılarak yazılmış bir eserdir. Zemahşeri Zeccac'ın tefsiri Meanil Kur'an'dan etkilenmiş olsa bile çok farklı bir şekilde kaleme alınmıştır. Zemahşeri bir tefsiri takip ederek bu eseri yazmamıştır. Özellkle dil kaynaklarını çok iyi kullanmıştır. Keşşaf Tefsirinin orjinal olmasının en önemli nedenlerinden biri; astromi hakkında bilgi sahibi olduğu için kevni ayetleri astronomi bilgisiyle tefsir etmiştir. Belagat, mecaz, fesahat içerikli ayetleti linguizimle yani dil felsefesi kaynaklarıyla açıklamıştır. Tıp alimi olduğu için konuyla ilgili ayetleri tıp ekseninde değerlendirmiştir. Ayetlerdeki dil esnekliği, derinliği ortaya koymaya çalışmıştır. Osmanlı medreselerinde "Huzur Dersleri" adıyla çok okutulmuş bir eserdir.
Yorumlar
Yorum Gönder